Hz. Muhammed Alçakgönüllüydü

Hz. Muhammed kendi yaşamı içerisinde peygamberlik çizgisinin zirvesine ulaştığı günlerde bile 15 yaşındaki bir genç çoban iken sahip olduğu alçakgönüllülüğünü korumasını bilmiştir. Bu alçakgönüllülük tam bir doğallıkla çevrelenmiştir. Mekke’yi 10 bin kişilik bir ordunun başında fethederek, mücadelesinin hayatı ile sınırlı kısmının askeri ve siyasi zaferini tamamladığı sırada devesinin sırtında başı önde alçakgönüllü bir şekilde şehre girmiştir.
Övülmekten çok rahatsızlık duyardı. Hz. Muhammed, ”Beni övüp Hristiyanların İsa karşısında yaşatıkları duruma düşürmeyin. Siz bana sadece Allah’ın kulu veya elçisi diyebilirsiniz” derdi. Hayatı boyunca haram lokma yememiştir. Yaşadığı dönemde devlet hazinesinden ödünç aldığı birkaç keçinin sütü ile geçinmiştir. Vefat ettiğinde geriye kalan yedi gümüşlük nakit varlığı Medine’nin fakir ailelerine sadaka olarak dağıtılmıştır.
Hz. Muhammed’in Ev Yaşamı
Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe’ye sorarlar. Allah’ın elçisinin evdeki hali nasıldı? Hz. Ayşe bu konuda; “Hz. Muhammed her zaman kendi işini yapmaktan hoşlanırdı. Arkadaşları yardım etmek istemelerine rağmen buna karşı koyardı. Evdeyken elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develerini bağlar ve yemlerini verirdi. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşırdı. Birisi Ey Allah’ın elçisi! İzin verin ben yardım edeyim dediğinde cevap olarak; her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın derdi.”
Hizmet Gördürmeyi Sevmem
Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir ile mescide gitmektedir. Hz. Muhammed’in ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp bağlamak ister. Hz. Muhammed buna engel olur ve kendisi bağlar ve Amir’e hitap eder; “Bu başkasına hizmet gördürmektir. Ben bir başkasına hizmet gördürmeyi sevmem.”
Daha Güçlü Değilsiniz
İslamın en büyük sınavı Bedir’e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır sadece üç kişiye bir tane deve düşmektedir. Bu nedenle sırayla binilmektedir. Hz. Muhammed ile aynı deveyi paylaşan biri kendi haklarından gönüllü olarak vazgeçer. Sürekli onun binmesini isterler. Bunun üzerine Hz. Muhammed, “Siz benden daha güçlü değilsiniz. Kaldı ki ben de sizin kadar sevap kazanmaya muhtacım” demiştir.